ÖZET
Amaç
Göz yaralanmaları, görme kaybına ve dünya çapında sıklığı giderek artan bir şekilde görme bozukluğuna yol açan önemli bir etkiye sahiptir. Göz yaralanmalarının meydana geliş şekli özellikle gelişmekte olan ülkelerde sıklığı giderek artan bir şekilde trafik kazalarıdır. Ülkemizde ve dünyada her yıl trafik kazası nedeniyle bireyler fiziksel ve/veya ruhsal hasara uğramaktadır. Bu çalışmamızda hesaplanan engel oranları üzerinden engellilik değerlendirme kriterlerinin zayıf ve kuvvetli yönlerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Yöntem
Mersin Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı maluliyet polikliniğine 01.01.2015-01.01.2022 tarihleri arasında trafik kazasına bağlı göz travması yaralanması ile başvuran hastalar sosyodemografik ve kaza ile ilgili verileri tarandı. Her olgunun ayrı ayrı Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği [Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yönetmeliği], Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik (Engellilik yönetmeliği) ve Amerikan Tıp Birliğinin düzenlediği Kalıcı Engellilik Değerlendirme Kılavuzuna (AMA kılavuzu) göre engel oranları hesaplandı.
Bulgular
Çalışmamızda değerlendirilen 82 olgunun %67,1’i erkek, ortalama yaşın 36,01 olduğu ve olgularda en sık kornea ve sinir yaralanması gözlendiği saptandı. AMA kılavuzu ile Engellilik ve SGK yönetmeliklerine göre hesaplanan engel oranların medyanları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı.
Sonuç
SGK yönetmeliğinde göz yaralanmalarına bağlı engel oranı hesaplanmasında kısıtlı bir yaklaşım olduğu, engel oranlarının Engellik yönetmeliğine ve AMA kılavuzuna göre yüksek hesaplandığı görüldü. Engellilik yönetmeliğinin ve AMA kılavuzunun benzer ve ayrıntılı hesaplama yöntemleri kullandığı saptandı. Ülkemizde trafik kazasına bağlı göz yaralanmalarının engel oranı hesaplamalarında göze ilişkin tüm tanıları içeren, takdire yer bırakmayan ve kapsayıcı tek bir yönetmelik kullanması gerektiğini düşünmekteyiz.
ÖZ
Amaç
Göz yaralanmaları, görme kaybına ve dünya çapında sıklığı giderek artan bir şekilde görme bozukluğuna yol açan önemli bir etkiye sahiptir. Göz yaralanmalarının meydana geliş şekli özellikle gelişmekte olan ülkelerde sıklığı giderek artan bir şekilde trafik kazalarıdır. Ülkemizde ve dünyada her yıl trafik kazası nedeniyle bireyler fiziksel ve/veya ruhsal hasara uğramaktadır. Bu çalışmamızda hesaplanan engel oranları üzerinden engellilik değerlendirme kriterlerinin zayıf ve kuvvetli yönlerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Yöntem
Mersin Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı maluliyet polikliniğine 01.01.2015-01.01.2022 tarihleri arasında trafik kazasına bağlı göz travması yaralanması ile başvuran hastalar sosyodemografik ve kaza ile ilgili verileri tarandı. Her olgunun ayrı ayrı Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği [Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yönetmeliği], Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik (Engellilik yönetmeliği) ve Amerikan Tıp Birliğinin düzenlediği Kalıcı Engellilik Değerlendirme Kılavuzuna (AMA kılavuzu) göre engel oranları hesaplandı.
Bulgular
Çalışmamızda değerlendirilen 82 olgunun %67,1’i erkek, ortalama yaşın 36,01 olduğu ve olgularda en sık kornea ve sinir yaralanması gözlendiği saptandı. AMA kılavuzu ile Engellilik ve SGK yönetmeliklerine göre hesaplanan engel oranların medyanları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı.
Sonuç
SGK yönetmeliğinde göz yaralanmalarına bağlı engel oranı hesaplanmasında kısıtlı bir yaklaşım olduğu, engel oranlarının Engellik yönetmeliğine ve AMA kılavuzuna göre yüksek hesaplandığı görüldü. Engellilik yönetmeliğinin ve AMA kılavuzunun benzer ve ayrıntılı hesaplama yöntemleri kullandığı saptandı. Ülkemizde trafik kazasına bağlı göz yaralanmalarının engel oranı hesaplamalarında göze ilişkin tüm tanıları içeren, takdire yer bırakmayan ve kapsayıcı tek bir yönetmelik kullanması gerektiğini düşünmekteyiz.