İNSAN İSKELETİNDEN KİMLİKLENDİRMEDE KEMİK PROTEZLERİNİN ÖNEMİ: OLGU SUNUMU
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Olgu Sunumu
P: 25-30
Nisan 2013

İNSAN İSKELETİNDEN KİMLİKLENDİRMEDE KEMİK PROTEZLERİNİN ÖNEMİ: OLGU SUNUMU

The Bulletin of Legal Medicine 2013;18(1):25-30
1. Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adli Tıp AD, Afyonkarahisar
2. Adli Tıp Şube Müdürlüğü, Afyonkarahisar
3. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adli Tıp AD, Tokat
4. Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji AD, Afyonkarahisar
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 13.01.2014
Kabul Tarihi: 10.03.2014
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Bu çalışmamızda; fethi kabir yapılarak elde edilen kemiklerden Radyolojik inceleme yoluyla cesedin iddia edilen kişiye ait olmadığı tespit edilen bir negatif kimliklendirme vakası sunulmaktadır.

2009 yılında ölen bir kadın kasaba mezarlığına defnedilmiş, bunun ertesi günü aynı kasabadan diğer bir kadın hayatını kaybederek aynı mezarlığın başka bir bölgesine defnedilmiştir. Davacıların iddiasına göre; ölen ablasının mezar yerini unutması nedeniyle davalı tarafından annelerine ait mezarın başındaki taş sökülerek hemen yanındaki boş bir mezara dikilmiş, inceleme konusu mezara da davalının ablasının ismi bulunan mermer bir mezar yaptırılmıştır.

Davacılar, annelerinin 2006 yılının sonlarında sağ kalçasındaki kırık nedeniyle ameliyat olduğunu ve protez takıldığını belirterek buna ait tıbbi belgeleri mahkemeye delil olarak sunmuşlardır.

Fethi kabir yapılarak çıkarılan ceset üzerindeki makroskopik incelemede proteze rastlanmaması üzerine kemiklerin radyografileri de çekilmiştir.

Mezardan çıkarılan kemiklerde herhangi bir protez, ortez vida ya da metal cisim olmadığı, her iki femur başının yerinde olduğu saptanmıştır. Dolayısı ile davacıların iddiasının aksine inceleme konusu mezardaki cesedin annelerine ait olmadığı tespit edildiğinden DNA incelemesine gerek görülmemiştir.

Sonuç olarak olgumuz, antemortem ve postmortem radyografilerin karşılaştırılmasının kimliklendirmede ne kadar büyük bir değere sahip olabileceğini ortaya koymaktadır. Bu durum, sağlık kuruluşlarında radyolojik görüntü kayıtlarının olabildiğince uzun süreyle ve güvenli bir biçimde saklanması gerektiğini de göstermektedir.