ÖZET
Küresel bir halk sağlığı sorunu olarak ele alınması gereken çocuk istismarı, sosyal ve aile yapısındaki hızlı değişiklikler, göçler gibi nedenlerle giderek daha güncel bir konu haline gelmiştir. Türkiye’de 2012 yılından itibaren örgütlenen Çocuk İzlem Merkezi sistemi ile adli ve adli tıbbi değerlendirme sürecinin multidisipliner bir yaklaşımla ve özenle yönetilebilmesi hedeflenmiştir. Farklı illerde bulunan merkezlerin uygulamalarında yerel farklılıklar görülmektedir. Bu çalışmada, cinsel istismara maruz kaldığı iddiası ile getirilen olguların adli görüşmesi sırasında dikkat edilecek temel hususların altı çizerek sahadaki uygulamanın iyileştirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmamızda temel alınacak standart bir kontrol listesi, aile görüşmesi ile elde edilmesi mümkün bilgilerin akılda tutulmasını kolaylaştırmaya; bununla birlikte gerek adli görüşmecinin özdenetimini, gerekse adli makamların farkındalığını geliştirmeye hizmet edecektir. Literatürdeki bilgiler ile pratiğimizdeki profesyonel gözlemlerimizi harmanlayarak saptamalarda bulunulmuştur.
GİRİŞ
Çocuk Görüşmesinde Standartlar
Çocuk İstismarının Tanımı ve Sıklığı
Dünya Sağlık Örgütü, çocuğun sağlığı, yaşamı, gelişimi ve/veya itibarında fiili ya da potansiyel bir zarara neden olan fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik açıdan her türlü kötü muameleyi çocuk istismarı olarak tanımlamaktadır (1).
Günümüzde sosyal ve aile yapısındaki hızlı değişiklikler, göçler, manevi değerlerde örselenme gibi nedenlerin çocuk cinsel istismarı olgularının artmasına neden olduğu belirtilmektedir (2,3). Dünya Sağlık Örgütü’nün Eylül 2022 tarihinde yayınladığı verilere göre, her beş kız çocuktan biri ve her on üç erkek çocuktan birinin cinsel istismara uğradığı bildirilmektedir (1). Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2021 yılı içerisinde güvenlik birimlerine suç mağduru olarak ulaşan 186 bin 14 çocuğun %13,1’inin cinsel suç mağduru olduğu belirtilmektedir (4). Her ne kadar son zamanlarda toplumumuzda özellikle cinsel istismar konusunda dernekler, bakanlıklar ve üniversitelerdeki eğitimler sayesinde duyarlılık artmakta ise de bu rakamların klasik ifade ile buz dağının görünen parçası olduğu düşünülmektedir. Farklı isimler ve kurumlar çatısı altında da olsa çocuğun cinsel istismarı olgularının adli değerlendirmesinin tüm dünyada multidisipliner ekip çalışması ve çocuk dostu temelli politikalara yöneldiği görülmektedir (5-7). Türkiye’de 2012 yılında 28431 sayılı genelge ile cinsel istismara uğramış çocukların ikincil mağduriyetini asgariye indirmek, tek seferde disiplinler arası yaklaşımla değerlendirilmesi amacıyla Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) kurulmuştur. Bu genelgede belirtildiği üzere kamu görevlilerinin ve kolluk görevlilerinin ilgili alanda eğitilmesi, ülke çapında soruşturma esnasında belli standartların sağlanması ve işlemlerin tek seferde yapılması amaçlanmıştır. Farklı illerde bulunan ÇİM birimleri benzer olmakla birlikte adli sistemin ihtiyaçları ve tıbbi işlemin gerekleri, uygulayıcıların bilgi ve becerisine ve görüşlerine bağlı birtakım farklılıklar gösterdiği görülmektedir.
Ekip çalışmasını kolaylaştırmak adına çocuğun hem ikincil örselenmelerden koruyabilecek, hem de tek seferde eksiksiz değerlendirmeye olanak veren bir rehbere gereksinim duyulmaktadır. Çeşitli enstrümanlardan oluşan dev bir orkestranın uyumunu sağlamak için nasıl ki üzerinde uzlaşılmış ortak bir düzenleme gerekli ise, disiplinler arası işbirliği ile yürütülmeye muhtaç böylesi bir sorumluluk da bir kontrol listesi eşliğinde üstlenilmelidir. Geçmişten bugüne standardizasyonu gerçekleştirmek amacıyla çeşitli kılavuzlar önerilmiş ise de bunlardan herhangi birisinin günümüze kadar ÇİM bünyesinde yaygın olarak kullanıldığına dair ÇİM çalışanı olarak bir gözlemimiz olmamış ve literatürde bilgiye ulaşılamamıştır (5,7). Çalışmamız, literatürdeki bilgiler ile gözlemlerimizden doğan gereklilikleri harmanlayarak sahadaki bu eksikliği gidermek, cinsel istismar iddiası ile getirilen olgularda çocuk görüşmesinin usülüne ilişkin temel hususlara dikkat çekmek ve olguların görüşme, muayene ve değerlendirmeleri için bir kontrol listesi hazırlayarak, görüşmecinin kendisini kontrol edebilmesini, adli makamların da farkındalığının artırılması ile eksik bilgilerin tamamlamasını sağlamaktır.
Çocuk Görüşmesi
Çocuğa yönelik adli görüşme; mağdur, suça sürüklenme veya tanık olma gibi adli sistem içerisinde çocuğun bilgisine başvurulması gerekli hallerde görüşmenin yapılması, kayda alınması ve gereken hususta raporun hazırlanmasını kapsayan görüşmedir. Bu görüşmenin temel amacı adli sisteme girme nedeni fark etmeksizin çocuğun üstün yararı gözetilerek, ikincil bir mağduriyete uğramasının engellenmesidir (5).
Çocuklarla yapılacak görüşmelerde dünyada ortak bir model olmayıp farklı yaklaşımlar olduğu belirtilmektedir. Hollanda’da çocuğun adli görüşmesinde bazı merkezlerde Ulusal Çocuk Sağlığı ve İnsan Gelişimi Enstitüsü (NICHD) protokolü her yaştan çocuğa, cinsel istismar ve fiziksel istismar mağduru veya tanık olması fark etmeksizin uygulanmaktadır. İsveç’te ve İzlanda’da Çocuk Evlerinde, ilgili alanlardaki uzmanlar tek merkezde toplanmışlardır. Görüşmeler NICHD protokolü merkezli olarak, ilgili alan uzmanlarının görüşmeyi bir ekran üzerinden takip edebileceği, görüşmelerin önceden 6 aylık kapsamlı bir eğitimden geçmiş polis memurları tarafından yapıldığı bildirilmektedir. İngiltere’de ise Cinsel Saldırı Yönlendirme Merkezleri (Sexual Assault Referral Centres) olay sonrası adli muayeneye ek olarak psikiyatrik yardım, acil müdahale gibi desteklerde de bulunulabilmektedir. İngiltere’de görüşmeler NICHD sistemi kullanılarak aynalı odada ilgili alan uzmanları görüşmeyi takip ederken, sosyal hizmetler görevlisi ve polis ortaklığı ile yapılmaktaysa da bazı kuruluşlar ruh sağlığı uzmanları tarafından görüşmelerin yapılarak mağdurun ikincil travmasını önlemeyi amaçlamaktadır (8-13).
ÇİM yapılanmasında henüz bir yönetmelik bulunmamakla birlikte çocukla görüşme yapan kişi 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda sosyal çalışma görevlisi olarak tanımlanmış olup psikolojik danışmanlık ve rehberlik, psikoloji, sosyal hizmet alanları başta olmak üzere ilgili alanlardan mezun olan meslek mensuplarını tanımlamaktadır (5).
Adli görüşmeler cinsel istismar mağduru çocuklar için ÇİM bünyesinde, görüşmecinin çocuk ile rahat bir iletişim içerisinde olabilmesine yönelik düzenlenmiş, gerekli kayıt imkanlarına sahip, görüşme esnasında odada olmayan diğer ilgililerin çocuğa sorularını görüşmeci üzerinden aktarmasının sağlanabildiği özel odalarda yapılmaktadır. Adli görüşme odaları, fiziksel konumları ve yapılanması açısından bağımsız yapıda, görüşme odası ve bekleme kısımlarının yeterli aydınlanan ve havalanan; çocuğun içeride rahatça vakit geçirebileceği ve bilgi almayı kolaylaştırıcı ekipmanlar (boya kalemleri, kağıt vb.) içeren ama bunlar sağlanırken çocuğun ilgisinin fazlaca dağılmayacağı şekilde donatılmalıdır (5).
Çocuk ile yapılan görüşme esnasında çocuğun yararı korunurken, adli sistemin gerekli bilgileri elde edebilmesi için bazı standartlara dikkat edilmelidir.
Ceza Muhakemeleri Kanunu Madde 236’da belirtildiği üzere mağdur çocuklar gerekli haller dışında bir defa dinlenebilmektedir. Teknik donanım, bilgi kayıplarını engelleyecek, gerekli ses ve görüntü kalitesini sağlayabilecek yapıda olmalı, teknik ekipman, görüşme öncesinde test edilmelidir. Mikrofonun çocuğun ve adli görüşmecinin sesini net olarak alabilmesi, kameraların çocuğun beden dili, jest ve mimiklerini net olarak gözlenebileceği açılarda olması büyük önem taşımaktadır (5). Çocuk oyun odaları özellikle küçük yaştaki çocuklar için oyun sırasında etkin bilgi alma ve gözlem yapma şansı tanıması nedeniyle ÇİM bünyesindeki çocuk oyun odalarında, aile görüşme odalarında kamera ve ses düzeni bulunmaması önemli bir eksiklik olduğunu düşünmekteyiz.
İstismar ile ilişkilendirilebilen ruhsal bulgular fiziksel deliller ile birlikte adli delil olarak değerlendirilmektedir (14). Ruh sağlığı uzmanları ve/veya bu konuda yetkin adli tıp uzmanlarının görüşmeyi yapması en azından görüşme sırasında izlem odasında bulunarak ruhsal değerlendirmeyi sağlayacak verilerin alınmasını, gerektiğinde yalancı suçlamalar veya çocuğun tıbbi yardımı için girişimlerin yapılabilmesini sağlamaları önem arz etmektedir. Fiziksel istismar iddialı olguların da benzer süreçlerden geçebileceği ve çocuğun üstün yararının salt cinsel istismar mağdurları için tanımlanmış bir kavram olmadığı kabul edilerek ÇİM’lerde fiziksel istismar mağdurlarının da adli ve tıbbi değerlendirmelerinin yapılmasının önemli olacağı kanaatineyiz.
Adli Görüşme Yöntemleri
Adli görüşme esnasında temel amaçlardan birisi çocuğun olayı doğru şekilde hatırlaması ve aktarmasıdır. Soruların yönlendirilmesi ve olayın ayrıntılandırılmasında zaman dizinsel, bilişsel, ayrıntılı öyküleme veya parçalara ayırma gibi farkı görüşme yöntemleri olduğu görülmektedir (14). Bu amaçla huni tekniği olarak da adlandırılan öncelikle soruların açık uçlu, daha dolaylı olarak yönlendirilip, görüşme ilerledikçe kapalı uçlu ve daha doğrudan sorulara geçiş yöntemi önerilen yöntemlerden birisidir. Açık uçlu sorular cevapları net olmayan, cevap verene özgürlük sağlayan sorulardır. Bu sorular ne zaman, nasıl gibi kalıplar içererek çocuktan cevapların kendi cümleleri ile alınmasını sağlamaktadır. Kapalı uçlu sorular cevabı tek kelimelik, evet-hayır minvalinde olan, bir gerçekliğin net olarak ortaya konmasını sağlayan ve özellikle görüşmeye isteksiz mağdurlardan bilgi almak amacı ile son tercih olarak kullanılması önerilen görüşme şeklidir. Odaklanmış sorular, görüşme esnasında konu dağıldığında toparlanmak veya bir olgu/kişi vb. hakkında daha ayrıntılı bilgi almak amacı ile kullanılabilen, olay hakkında konuşmaya açık çocuklarla kullanımının daha çok önerildiği sorulardır. Çoktan seçmeli sorular, görüşmecinin mağdura birkaç seçenek arasından tercih yapmasını istediği, yazılı veya sözlü olarak yönlendirilebilen, mağdurun öyküsünü detaylandırmadığı, görüşmeye kapalı olduğu durumlarda kullanılabilen ancak bazı durumlarda da cevaplara ulaşmakta güçlüklere neden olabilen bir yöntemdir. Yönlendirici sorular yapı itibari ile cevapta yanlılığa neden olabilen, mağdurun cevap verirken görüşmecinin istediği yönde veya tam aksinde karşılık verebildiği, görüşme esnasında kullanılması tavsiye edilmeyen sorulardır (6,15,16).
Görüşmeci, görüşme esnasında çocuğun yaşı, gelişimi, içinden geldiği sosyal ortamı dikkate alarak çocuğun kolay anlayacağı cümleler kurmalıdır. Bununla birlikte çocuk kendini ifade ederken anlaşıldığını ve anlattığının önemsediğini hissetmelidir. Ailenin çocuk üzerindeki etkilerini gözlemlemeli, aile yapısı ortaya koyulmalı, görüşme her çocuğun özellikleriyle biricik olduğu dikkate alınarak tasarlamalıdır (5).
Cinsel İstismarın Ruhsal Sonuçları
Çocukluk çağında meydana gelen cinsel istismar; olayın nasıl gerçekleştiği, çocuğun içinde bulunduğu çevre ve çocuğun bireysel yapısı gibi faktörlerle farklılaşan ruhsal sonuçlara neden olabilmektedir (17). Çocukluk döneminde ve erişkinlikte ortaya çıkan/devam eden cinsel istismar sonrası en sık saptanan psikopatolojilerin çocuğun istismarcı ile olan ilişkisine, yaş farkına, olayın ensest niteliğinde olup olmamasına, istismarın şekline, süresine, şiddet kullanımına, çocuğun yaşı ve gelişim basamağına, ruhsal özelliklerine, travma öncesi psikolojik gelişimine, evlenme vaadi olup olmamasına, ailenin olaya tepkisine bağlı olarak değişebilmektedir. Yaşanan olayın kısa süreli etkileri arasında, ani davranış değişikliğinin tespiti, gizli kalmış olan bir istismarın ortaya çıkarılmasında etkili olabilmektedir. İstismar sonrasında çocuklarda uyuyamama, sık ve kötü rüyalar görme, olayı hatırlatan her türlü nesne, kişi ve yerden kaçınma, bu nesne, kişi veya yeri gördüğünde tekrar yaşantılama, yeme bozuklukları, kendine zarar verici davranışlar geliştirme, rahatsız edici düşüncelerin tekrarlaması, öfke kontrolünün bozulması, konsantrasyon güçlüğü, olay içeriğine benzer cinsel figür içerikli oyunlar, cinsel kimlik bunalımları, cinsel işlev bozuklukları, idrar ve gaita kaçırma, sık mastürbasyon yapma, yaşına uygun olmayan cinsel davranışlar ve cinsellikle ilgili beklenenden fazla bilgi sahibi olma, cinsellik veya seks konularına anormal ilgi gösterme veya tamamen ilgisiz kalma, cinsel konularda rahat konuşma, ilişki kurmaktan kaçınma ya da aşırı yakınlık kurma, görülebilecek değişiklikler arasındadır. İstismara uğrayan çocuklarda çekingenlik, karamsarlık, uyum problemleri, yeme ve uyku sorunları, dikkat problemleri, bebek gibi konuşma, içe çekilme, birine yapışma, düşük özbakım, enürezis, enkoprezis, agresyon, boyun eğme davranışı, öfke tepkileri, zayıf impuls kontrolü, karşı olma, karşı gelme bozukluğu gözlenirken ayrıca parmak emme ve kendine zarar verme davranışlarına da sık rastlanılmaktadır. Özellikle kollarına kesi atan çocuklar üst kıyafetlerinin kollarını elleriyle çekme davranışı gösterebilirler. Davranışları ya çok titiz ya da dağınık olabilir. Yabancılara karşı alışılmadık biçimde çok yakın ya da çok utangaç ve korkak olabilir. Özellikle kız çocuklarının fazlasıyla uysal oldukları, kendi yaş gruplarının tipik davranışlarını sergilemekte sorunlar yaşadıklarından bahsedilmektedir (17-20). Çaylı’nın (21) yaptığı çalışmada çocukluk döneminde cinsel istismara uğrayan kişilerin yetişkinlik döneminde istismara uğramayanlara oranla daha fazla depresyon, kişilik bozukluğu, anksiyete bozuklukları, uyku bozuklukları, kronik yorgunluk sendromu, yeme bozukluğu, obezite, prematüre bebek dünyaya getirme, intihar girişimi, somatizasyon bozukluğu, madde kullanımı, kişilerarası ilişkilerde azalma, ilişki kurmada zorluk, cinsel hoşnutsuzluk, disfonksiyon, yüksek riskli cinsel davranışlar (çok sayıda cinsel partnerinin bulunması, grup ilişkisi, korunmasız cinsel ilişki, cinsel geçişli hastalık, erken yaşta rıza ile cinsel ilişki, erken yaşta gebelik, seks işçisi olma), cinsellikten tiksinti duyma bozukluğu, yetişkin dönemde daha fazla oranda cinsel saldırıya maruz kalma, partneri tarafından şiddete maruz kalma ve madde bağımlılığı olduğu görülmüştür. Güllü’nün (22) yaptığı bir çalışmada; adli görüşme sırasında çocukların %62,5’inin çekingen ve kaygılı, %21,9’unun rahat ve kaygısız, %9,4’ünün üzgün ve ağlamaklı, %6,3’ünün ise nötr bir duygu durumu içerisinde olduğu gözlenmiştir. Çekingen ve kaygılı çocukların sorulara cevap vermek istemedikleri, cinsel istismarı konusunda konuşmaktan rahatsız oldukları, göz teması kurmamaya çalıştıkları; rahat ve kaygısız çocukların; akıcı anlatma çabası içerisinde oldukları, soruları hemen ve rahat bir şekilde cevapladıkları, istismara ilişkin kavram ve ifade kullanmaktan çekinmedikleri; nötr duygu durumu içerisinde olan çocukların ise hiçbir jest mimik kullanmadan sorulara cevap verdiği gözlenmiştir (22). Görüşme sırasında tüm bu gözlemler kaydedilmelidir. İstismar sonrası çocukta belirtilen bulgular ortaya çıkabileceği gibi dikkat çekici hiçbir bulgu da olmayabilir (18).
Çocuk ve aile hekimlerinin ve PDR öğretmenlerinin gereğinde çocuk hakkında görüşlerinin alınması, aile görüşmeleri bu açıdan büyük öneme sahip olacaktır. Adli görüşmeci, küçük ile konuşurken aynı zamanda gözlem yapmalı, çocuğun beden dilini değerlendirmeli ve gözleme dayalı olarak yakalayabileceği bulguları gözden kaçırmamalıdır (23).
Cinsel istismar mağduru çocuklar direkt sorulan sorulara daha dirençli ve defansif davranabilirler. Bazı durumlarda cinsel istismar üzerinde durmadan önce birkaç görüşme ile güven ilişkisinin kurulması önemlidir. Tek bir ÇİM görüşmesi etkin yapılamıyorsa adli delil elde edilmesine engel olabilecek mahiyette olabilir. Eğer çocuk olayları kelimelere dökemiyorsa anatomik resimler, oyun, resim çizme veya insan bedeniyle uyumlu bebeklerle oynama sırasında değerlendirilebilir. Anatomik resimler aracılığıyla çocuklar cinsel istismarı daha kolay anlatabilmekte, kavramları tanımlamakta zorlandığında resimlerden göstermek çocuğun kendini daha rahat ifade edebilmesini sağlamaktadır. Çocuklarla görüşmelerde ikincil bir bilgi aracı olarak çizim ve resim yapma tekniklerinin kullanımında, çocukların kullandıkları renklerin, sembollerin, kalın, ince, uzun, kısa, farklı, daha belirgin vb. gibi çizim biçimlerinin; çocukların duygularından, düşüncelerinden, korkularında, yaşantılarından ip uçları verdiği düşünülmektedir. Çizim içeriğinde yer alan sembolleri mutlak doğru olarak kabul etmekten ziyade çizim tamamladıktan çocuk ile resim ile ilgili konuşularak, çağrışımlar sayesinde çocuktan bilgi almaya devam edilmelidir. Oyunun çocukla görüşmede kullanılması; çocuğun oyunadığı roller, oyun sırasında verdiği tepkiler aracılığıyla ip uçları vermesi açısından değerlidir. UNICEF’in Çocuklarla Adli Görüşme İçin Rehberi’nde belirtildiği üzere; oynanan oyunların değerlendirmesi yapılırken çocuğun yaşadığı sosyal çevrenin özellikleri dikkate alınmalıdır. Ağır ve tekrarlayan travmalara maruz kalan çocuklar hayali oyunları oynamakta zorlanabilirler ya da oyunlarında korkutucu figürler seçerbilirler. Korkuları olan çocukların oyuncakları birbiriyle ilgisi olmayan şekilde düzenlediği; suçluluk duyan, birey özelliklerini ortaya koyması engellenen veya aile içi şiddete maruz kalan çocukların oyuncaklara veya oyun arkadaşlarına karşı saldırgan davranışlarda bulundukları düşünülmektedir (5). Ayrıca cinsel istismara uğrayan çocuklarda; sık ve devamlı cinsel oyun, cinsel olarak baştan çıkarıcı davranışlar sergilemesi, yaşıyla uyumsuz cinsel aktivite göstermesi, kontrolsüz mastürbasyon, uygunsuz cinsel davranışlar, cinsel ilişki taklidi, anüs veya vajinaya yabancı cisim sokmak, insanlara sürtünmek, sürekli genital organlarıyla oynamak gibi davranışlar görülebilir ve bu davranışlardan bazıları oyun sırasında gözlemlenebilir (24).
Muayene
Genel tıbbi değerlendirme, testler, tedavi ve adli delil olarak nitelendirilebilecek kanıtların toplanma ve fotoğraflanması aşamalarından önce küçüğün aydınlatılmış onamı alınmalıdır (25). Çocuğun onamı yaşı ve anlama kapasitesine uygun olarak kendisinden ve/veya ebeveynleri ve/veya çocuktan sorumlu kişilerden alınmalıdır (26).
Gözden geçirilerek 2015 yılında tekrar revize edilen Adam’s kriterlerinde göre acil muayene edilmesi gereken hastalar; cinsel saldırının 72 saat içinde gerçekleştiği iddia edilen olgular, acil doğum kontrol uygulanması gereken hastalar, cinsel ilişki sonucu bulaşan hastalıklara maruz kalan ve bu nedenle profilaksi gerektiren olgular, insan ticareti şüphesi, suicid düşüncesi gibi tıbbi, psikolojik veya güvenlik endişeleri olan hastalar ile şiddetli ağrı ve kanaması olan hastalar şeklinde belirtilmiştir (27). Fizik muayenenin zamanı, en verimli şekilde, hasta için en uygunu olacak şekilde ayarlanmalıdır. Ancak; acil kontrasepsiyon ihtiyacı, yaralanmalar gibi fiziksel kanıtların değişmemesi ya da kaybolmaması, kan ve meni gibi istismara dair kanıt oluşturacak adli materyalin kaybedilmemesi için muayenenin en kısa sürede yapılması uygun olacaktır (28,29).
Cinsel istismara uğramış çocukta kalıcı fiziksel bulgular gelişebilirse de genellikle esas ve kalıcı olan ruhsal travmadır. Fiziksel bulgular başlangıçta saptanmayabilir, olaydan bir süre sonra görünür hale gelebilir, gerek duyulursa ertesi gün ekimoz aranması için yeniden muayene edilmelidir. Bazı durumlarda ise mevcut lezyonlar kısa bir süre sonra kaybolabilir. Bu durumlar göz önünde bulunduğunda ruhsal bulgular en az fiziksel bulgular kadar değerlidir (30).
Cinsel istismara uğramış prebupertal dönemdeki cinsel istismar mağduru kız çocuklarında normal ya da non-spesifik bulgular hakimdir. Genito-anal muayenenin doğal olması cinsel istismarı dışlamayacağı gibi, olguların büyük kısmında muayene bulguları cinsel istismar iddiasını yüzde yüz onaylayamaz ya da çürütemez. Bazı istismar şekillerinde (oro-genital, dokunma, öpme vb.) fizik muayenede hiçbir bulgu saptanmaması öngörülen bir durumken penetran istismar tipleri de çocuğun vücudunda bir hasar oluşturmayabilir. Hasarın oluşmasında en belirleyici parametre uygulanan kuvvetin büyüklüğüdür. Bariz ve büyük yaralanmalar kolay tespit edilirken mikro travmalar veya iyileşmiş lezyonların saptanması ve yorumlanması oldukça zordur. Genito-anal muayenede posterior forşette yırtık ve sıyrıklar en sık olmak üzere sırasıyla labium minus ve himen yaralanmaları görülebilir. Mons pubis, labium majör pudendi, labium minus pudendi, clitoris, posterior forşet ve perineum dikkatli incelenmeli; ödem, ekimoz, laserasyon, kanama aranmalıdır. Çıplak gözle yapılan muayenelerde bazı durumlarda bulgu saptanamayabilir bu durumda multispektral dijital kolposkop gibi görüntüleme araçları ve boyama yöntemlerinin muayenelerde mevcut bulguların kaçırılmaması için önemli yöntemlerdir. Muayene sırasında; çocuk ve ergenlerde cinsel yolla bulaşan hastalıklar (Neisseria gonorrheae, sifiliz, Chlamydia trachomatis, Trichomonas vaginalis, HIV), tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, idrar ve gaita kaçırma, penis iltihabı veya vajinal akıntı durumlarının cinsel istismarı düşündürebileceği unutulmamalıdır (28,31,32).
Cinsel şiddet iddialarında en önemli delilleri himen muayenesi sağlayabilir, bu nedenle iyi bir himen muayenesi önemlidir. Himenin doğal yapısı, varyasyonları, çocuğun gelişimine paralel hormonal maruziyete bağlı gelişen renk, kalınlık ve esneklik değişiklikleri olabileceği bilinmelidir. Rıza ile girilen cinsel ilişkiler, hamilelikler, genitoanal bölgeye yapılan cerrahi müdahaleler, vajinal tampon kullanımı, mastürbasyon, parmak penetrasyonu, kaza sonucu olan yaralanmalar gibi nedenler himen şekilleri arasındaki farklılıklara neden olabileceği bilinmelidir ve öykü alma sırasında bu noktalara değinilmelidir. Mağdur mens döneminde ise kanamanın yoğun olması durumunda doğru değerlendirmek amacıyla muayene birkaç gün sonraya ertelenebilir. Mastürbasyon yapan olgularda büyük bir yabancı cisim kullanılması durumunda bile himen çoğu olguda yaralanmayabilir, bunun nedeni manipülasyonun genellikle himenin ön kısmına yapılmasıdır. Bu tür olgularda vajina girişi genişleyebilir, klitoris ve labia minör mukozasında ödem ve hiperemi, himen kenarlarında sıyrıklar görülebilirken himen intakt kalabilir (33).
Anüs muayenesini; en sık diz dirsek (secde) pozisyonunda yapılmaktadır. Anüste doğal lubrikasyon olmadığı için travmanın daha kolay oluşabileceği bilinmektedir ancak mağdurun yaşı ve vücut gelişimi dikkate alınarak yapılan muayenede kayganlaştırıcı kullanımı, rıza ile ve tekrarlayan anal yolla cinsel ilişkiler sonucunda herhangi bir lezyon görülmeyebilir. Tekrarlayan anal ilişkilerde anüs mukozasında düzleşme, kalınlaşma, kıvrımlarda silinme, fissürler, yırtıklar görülebilir (33).
Genital muayenede yapılırken, gözle muayene, kolposkopik muayene ve doku boyamaları olarak 3 temel yöntem kullanılmaktadır. Göz ile muayene mikrotravmaların belirlenmesinde yetersiz kaldığı için kolposkopik muayene yapılmalıdır. Ayrıca muayenenin kolposkopi cihazı ile yapılması, lezyonların büyütülerek incelenmesini ve video-fotoğraf şeklinde kayıt altına alınmasını sağlar. Genital mikro travmaları ortaya çıkarmak için çeşitli doku boyaları kullanılabilir. En yaygın kullanılan boyama tekniği Toluidin mavisidir (34).
Aile Görüşmesinde Alınması Gereken Veriler
Çocuğun dahil olduğu adli değerlendirme süreçlerinin önemli bir ayağını da aile ile yapılacak görüşme oluşturur. Aile üyelerinden edinilebilecek ek bilgiler sayesinde, çocuğun bakış açısından tarif edilen aile bireyleri ve çevresel etmenler ile çocuğun iddia edilen olayın öncesinde, olay döneminde ve sonrasındaki durumu daha bütüncül bir yaklaşımla ele alınabilecektir. Çocuğun sağlık durumu, ders başarısı, geçmiş travma öyküsü, kimlik örüntüsü, gelişimsel özellikleri gibi mağdura ilişkin pek çok kişisel bulguya ışık tutacak olan bu görüşme, yalnız araştırma sürecinin bir parçası olmakla kalmaz, aynı zamanda aile üyelerinin sorularına ve çıkmazlarına çözüm önerileri sunmaya da imkan tanır (35).
Cinsel istismar olgusunun açığa çıkması salt küçük için değil, aynı zamanda aile için de çok yıpratıcı bir sürecin başlamasına neden olabilmektedir. Ebeveynlerin önemli bir kısmı uykusuzluk ve iştah kaybından mustarip olmakta, travmatik olay ile nasıl baş edeceklerini bilememektedir. Olay hakkında konuşmaktan kaçınmakta, öte yandan ruh sağlığı bakımından destek arayışına girmektedirler (35). Böyle kritik bir dönemeçte devreye giren aile görüşmesi, adli sürecin sağaltıcı rolünün belki de en önemli basamağıdır. Halihazırda ÇİM’lerde yapılan aile görüşmelerinin yeterince amacına ulaşmadığı gözlemlenmektedir.
Adli değerlendirme kapsamında yalnız mağdur çocuk değil, ailenin tümü müracaatçı sistemi olarak kabul edilir. Dolayısıyla içinde büyüdüğü beşerî atmosferin, küçüğün “fiziksel, ruhsal ve toplumsal açıdan tam bir iyilik hali” ile gelişmesine uygun olup olmadığına yönelik olarak mercek altına alınması elzemdir. Tüm aile üyelerinin problem hakkındaki duyguları, seçimleri hesaba katılmalıdır. Adli sisteme yansıyan sorunların sıklıkla ailenin her bir bireyini travmatize edecek ölçüde dramatik bir etki yarattığı göz önünde bulundurulursa, karar alma ve problem çözme süreçlerinde de müracaatçı sisteminin tümünün etkin olarak rol almasının iyileştirici etkisinin önemi ortaya çıkacaktır (5).
Aile görüşmeleri, mağdurun yaşadığı mikro ve makro çevreler ile ilgili bilgi edinmek için değerli bir kaynaktır. Göç öyküsü, sosyal destek sistemleri, ebeveynlerin eğitim düzeyi, ekonomik durumu, ailenin içinde bulunduğu değer sistemi, çekirdek ya da geniş aile yapısına sahip olmaları gibi veriler, çocuğun olaya ilişkin algısı ve adli sürece kadar olan zaman dilimindeki tepkileri ile ilgili de fikir verecektir (5). Cinsel istismar olgularında problem çözme, iletişim, roller, duygusal tepki verebilme, gereken ilgiyi gösterebilme, davranış kontrolü gibi noktalarda aile işlevselliğinin yetersiz olabildiği bilinmektedir (36).
Benzer şekilde çocuğun eğitim yaşamı ile ilgili olarak da aileden bilgi alınmalıdır. Aile içi şiddet olgularında kız çocukları, eğitim hakkından alıkonulabilmektedir. Mağdur çocuklar utanç ve toplumsal dışlanma nedeniyle okul hayatına kendi isteğiyle de son verebilmektedir. Özellikle aile içi cinsel şiddet olgularında olmak üzere evden uzaklaşmak amacıyla evden kaçmayı ve erken yaşta evlenmeyi de seçebilmekte ya da buna zorlanabilmektedirler. Öte yandan eğitim hayatından uzaklaşmak, erken yaşta evlenmek ve erken yaşta anne olmak bireyin sağlıklı bir aile yapısı oluşturmasını ve aile içi şiddete karşı koymasını güçleştirmekte, ikincil şiddet olaylarına karşı da hassas bir zemin oluşturmaktadır (37-39).
Çocuklarla Adli Görüşme için Kontrol Listesi
Cinsel istismar iddialı bir olgunun adli görüşme, fizik muayene, psikiyatrik muayene bulguları ve aile görüşmesinin bir bütün halinde ele alınmasının adli tıp uzmanı tarafından düzenlenecek gerekçeli raporda bulguların yorumlamasında etkin yararı olacağı bildirilmektedir (40). Tabloda sunduğumuz ve aile görüşmesini daha verimli kılmayı hedefleyen kontrol listesinin ÇİM ve çocuk koruma merkezlerinde kullanımının olası hak kayıplarını en aza indirgeyen, standartlara uygun bir adli değerlendirme süreci sağlayabileceğini ummaktayız (Tablo 1) (41-46).
Küresel bir halk sağlığı sorunu olarak ele alınması gereken şiddet olgusunun adli tıbbi bakımdan ele alınmasında çocuk psikiyatrisi, psikiyatri, kadın hastalıkları ve doğum, üroloji gibi diğer tıp bilimlerinin olduğu kadar; psikoloji, çocuk gelişimi, sosyoloji, hukuk, kolluk kuvvetleri gibi diğer meslek profesyonellerinin de deneyim ve önerileri ile kapsayıcı ve uygulanabilir bir kılavuz oluşturulması, sonrasında ise pratiğin denetlenmesi ve periyodik toplantılarla ekibin fikir alışverişi ve eğitim etkinlikleri ile yapıcı birtakım çalışması gerçekleştirmesi yararlı olacaktır.
ETİK
Etik Kurul Onayı: Bu çalışma derleme niteliğinde bir makale olduğu için etik kurul onayına ihtiyaç bulunmamakta olup Helsinki Bildirgesi’nin kriterleri göz önünde bulundurulmuştur.
Danışman Değerlendirmesi: Dış danışmanlarca değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Konsept: B.B., Dizayn: B.B., Analiz veya Yorumlama: B.B., A.A.K., A.F.D., A.M.Ö., Literatür Arama: B.B., A.A.K., A.F.D., A.M.Ö., Yazan: B.B., A.A.K., A.F.D., A.M.Ö.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.