ÖZET
Çalışmamızda eski ve yeni TCY’ye göre düzenlenen adli raporlar; travmanın ağırlık derecesinin belirlenmesinde ortaya çıkan değişikliklerin karşılaştırılarak, düzenlenen adli raporların bilimsel ve nesnel kriterlere uygunluğunun ve kişilerin olası hak kayıplarının önlenmesi açısından tartışılması amaçlanmıştır.
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Da-lı’nda 2004-2005 yıllarında düzenlenen adli raporlar eski ve yeni TCY kapsamına göre değerlendirildi.
2004-2005 yıllarında 957 olguya adli rapor düzenlenmiş olup yaş ortalaması 28.6 + 15.5, %.26.4’ü kadın ve %73.6’sı erkekti. En sık görülen travma türlerinin; trafik kazaları (%36.4), kesici delici alet yaralanmaları (%14.4) ve zehirlenmeler (%10.9) olduğu saptandı.
Adli raporların %75.3’ünde hayati tehlike olmadığı saptandı. Eski TCY’ye göre yaralanmaların; %42.4’ünde mutad iştigalden geri kalma süresi 0-10 gündü, %11.9’u çehrede sabit eser, %2.7’si uzuv zaafı, %2.6’sı uzuv tatili niteliğindeydi.
Yeni TCY’ye göre yaralanmaların; %58.4’ü basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikteydi. %12.6’sında yüzde sabit iz, %3.7’sinde işlevde sürekli azalma %1.7’sinde işlev yitimi tespit edildi. 337 olguda kemik kırığı mevcut olduğu tespit edildi. Yeni TCY’ye göre kırığın hayat fonksiyonlarına etkisi en sık orta derecedeydi (%56.4).
Yeni TCY kapsamında özellikle kemik kırıklarının skorlan-ması ve yüzde sabit iz açısından boyun bölgesinin de yüz sınırları içerisine dahil edilmesi olumlu bir gelişme olmakla birlikte, kemik kırıklarında kullanılan puanlama sisteminin yeniden gözden geçirilmesi, basit tıbbi müdahale, işlevin azalması ve yi- timi değerlendirmelerinde daha bilimsel ve nesnel parametreler kullanılması gerektiği kanısındayız.