ÖZET
Suda boğulma şüphesi bulunan ve özellikle su içerisinden çürümenin ilerlediği dönemlerde çıkartılan cesetlerde, kullanılabilen tek tanı yöntemi kantitatif ve kalitatil cliatom incelemeleridir.
Son yıllarda ülkemizde de kullanılmaya başlanan kantitatif cliatom incelemelerinin yanı sıra, yapılacak kalitatil diatom incelemeleri, hem adli incelemeyi bir basamak yukarı taşıyacak hem de bu test için duyulan bazı kuşkuları giderecektir, Diatomların kalitatil’ tayini ve ortamdan elde edilen su ile karşılaştırılması amacı ile yapılan bu çalışmada; suda boğulma şüphesi bulunan ve otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Daiıesi'ne gönderilerek İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından cliatom incelemesi yapılan, tatlı suda 6, tuzlu suda 7 olmak üzere toplam 13 suda boğulma şüphesi bulunan olgu ile, bunlara ait keşif sırasında cesedin bulunduğu yerden alınan 12 su örneği, (olayların birinde 2 olgu mevcuttur) kalitatif ve kantitatif olarak değerlendirildi.
Bu olguların yanı sıra 3 ayrı gölette ve eşzamanlı olarak suda boğulma şüphesi olduğu bildirilen, ancak keşif sırasında su örneği alınmayan 7 olgu ise dokulardaki diatomların kantitatif incelemelerine ek olarak aynı gölde boğulanların birbirlerinin kontrolü olma özelliği açısından kalitatif olarak ayrıca değerlendirileli.
Gerek su örneklerinin gönderildiği olgularda, gerekse aynı gölde eşzamanlı olarak boğulma şüphesi nedeni ile olguların birbirleri ile karşılaştırılmaları sonucunda, özellikle cliatom varlığına dayalı kantitatif incelemeye oranla daha güvenilir sonuçlar elde edilebileceği görüldü.