Arşivler - Sayfa: 5
-
Cilt 3 Sayı 3 (1998)
Adli Tıp Bükeni’nin bir yılını daha, ama ne yazık ki oldukça gecikmeli olarak bitirebildik. Gecikmelerin temel nedenini yayınlanmış olan makalelerin dergimize gönderilme tarihlerinden anlayabilirsiniz. Evet, 1998 yılı içinde ülkemizde bir adli tıp dergisini tamamlayacak sayıda araştırma, derleme ve olgu sunumu üretilememiştir. Çok değişik disiplinlerle ortak çalışmalar yapabilecek renge sahip bu bilim alanında son yıllarda yapılan çalışma sayısının gittikçe azaldığını üzülerek izlemekteyiz. Türkiye’de isimleri birlikte anılan ve hatta aynı yapı olduğu düşünülen 2 adli tıp yapılanması bulunmaktadır. Bunlardan birisi Adalet Bakanlığı na bağlı resmi bilirkişilik kurumu olan Adli Tıp Kurumu, diğeri ise Üniversiteler bünyesindeki Enstitüler ile Tıp Fakültelerinin Adli Tıp Anabilim Dallarıdır. Uzun yıllar birlikte çalışmalarını yürütmüş, üniversitelerdeki öğretim üyelerinin ikinci görevle çalıştığı Adli Tıp Kurumu bu dönemde ayrı bir yapı olma gerekliliğini vurgulayarak bu alanda yapılan çalışmalara uzak kalmayı seçmiş ve çalışanları ile birlikte üniversitelerden uzaklaşma yolunda adımlar atmıştır. Bu uzaklaşma ve gerilim Kurum bünyesinde çalışanların araştırma yapma motivasyonunu azalttığı gibi üniversiteden gelen isteklerde de, yapılacak araştırmalara "materyal Kurumun" düşüncesi ile ve bilimin evrenselliğine aykırı bir yaklaşımla karşı çıkış, ülke genelinde bir motivasyon kaybına yol açmıştır. İşte biz dergi çalışanları bu durumu en yakından izleme şanssızlığına sahip tanıkları olduk 1998 yılının. Önümüzdeki yılın daha verimli geçmesi olasılığının yanında, daha verimsiz geçmesi olasılığının da bulunduğunu bilmek bu dergiye emek verenler için olduğu kadar, çalışmalarının yayınlanabileceği bir derginin yaşatılmasına katkı sunanlar için de, verilen emeklerin değersizleştirilmesi duygusunu yoğun biçimde yaşatacaktır. Geçtiğimiz sayıda, "Bu yılın tüm sayıları tamamlandığında ise Excerpta Medica’ ya alınmamız gündeme gelecek ve Index Medicus için 2000 yılını beklemeye başlayacağız. Basım hızına üretimleriniz ve diğer katkılarınızla, bu gelişmeleri adım adım gerçekleştirebileceğimizi biliyoruz. Adli Tıp Bi'ıl- teni'ni gelin 21. Yüzyıla birlikte taşıyalım." Çağrısını yapmıştık. Çağrımızı tüm adli tıp ve adli bilimler alanının araştırmacılarına bir kez daha iletiyoruz. Elele her yapıyı koruyarak ve birlikte geliştirerek var olabileceğimiz günler için. Editör
-
Cilt 3 Sayı 2 (1998)
Adli Tıp Uzmanları Derneği geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen bir toplantı ile yeterlilik kurulu oluşumunu tartışmış, bir taslak hazırlayarak tüm üyelerimizin görüşlerini almak ve genel bir tartışma ortamı yaratarak bu taslak için gelecek önerileri de göz önüne alıp, yönetmelik oluşumunu tamamlamayı hedeflemiştir. Bu amaçla toplantıda tartışılan konular ve Yönetmelik taslağı da bültenimizde yayınlanmıştır. Geçen bir yıl içinde yayınlanan bu taslağa ilişkin hiçbir tartışma ve eleştirinin yazılı olarak Bültenimize ulaştırılmadığını bir kez daha sizlere duyurmak istedik. Bu süreçte Uzmanlık Dernekleri Koordinasyon Kurulu bir taslak hazırlayarak uzmanlık derneklerinin bu taslak üzerinde çalışması için göndermiştir. Bizler bu taslağı da sizle- rin görüşüne sunarak toplantıda hazırlamış olduğumuz taslakla karşılaştırmanız ve görüşlerinizi iletmeniz amacıyla yayınlıyoruz. Dileğimiz bu konudaki tüm görüşlerin editörlüğümüze iletilmesi ve gelen eleştiriler doğrultusunda hazırlanacak yönetmeliğin Uzmanlık Dernekleri Koordinasyon Kurulu’na en kısa zamanda sunulabilmesidir. Adli Tıp Bülteni için her yeni sayıya başlarken yaşadığımız heyecanı sizlerle paylaşmak istiyoruz bu sayımızda. Bültene girecek makalelerin seçimi, sıralanması ve Türk Tıp Dizini kurallarına uygun ağırlıkta araştırma, olgu sunumu ve derleme yazılarının olup olmadığının belirlenmesi ile yaşanan süreç, harf harf incelenen bülten matbaadan elimize mürekkep kokuları ile gelene dek yoğun bir heyecanı yaşamamıza neden oluyor. Danışmanlı bilimsel dergiler için kabul edilen kuralları uygulayan bültenimizin bu çizgisini koruması önemli bir başarımız olarak varlığını sürdürmektedir. Türkiye’de Tıp alanında yayınlanan yaklaşık 300 dergiden yalnız 45’i Türk Tıp Dizinine kabul edilmiştir. Adli Tıp Bülteni de bu 45 derginin içinde yer almaktadır ve soaınlarımız aşılabildiğince bu dizinde yer almayı sürdürecektir. Türk Tıp Dizini’ne giren dergilerde yayınlanan makalelerin akademik yükseltmelerde önem kazanacağı YÖK ve üniversitelerde gündeme gelmiş olup, bazı üniversitelerde (Ankara Ü. Tıp Fakültesi) bununla ilgili uygulamaya geçilmiştir (TÜBİTAK- Sağlık Bilimleri Araştırma Grubu Yürütme Komitesi Sekreterliği, B.02.1.BAK.0.06.00.06/641.2105 sayılı yazı). Bu yılın tüm sayıları tamamlandığında ise Excerpta Medica’ya alınmamız gündeme gelecek ve Index Medicus için 2000 yılını beklemeye başlayacağız. Basım hızına üretimleriniz ve diğer katkılarınızla, bu gelişmeleri adım adım gerçekleştirebileceğimizi biliyoruz. Adli Tıp Bülteni’ni gelin 21. Yüzyıla birlikte taşıyalım.
-
Cilt 3 Sayı 1 (1998)
Adli Tıp Bülteni’nin üçüncü yılına başlarken bazı temel sorunları aşmış ve güç kazanmış olarak sizlere merhaba demek isterdik, ama ekonomik sorunlarımız başta olmak üzere iki yıldır yakındığımız soaınlarm önemli bir kısmını çözümleyemeden yeni bir yıla başlıyoruz. Bültenin basımında ve sizlere ulaşmasında yoğun emek veren tüm arkadaşlarıma sizler adına bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu teşekkür bizleri zorlayan tüm koşulları göz önünde bulundurarak, sorunların üstesinden gelme kararlılığı ve özveri ile yapılan çalışmaların karşılığında çok yetersiz kalacaktır. Derneğimizin bilimsel yayın organına gereksinimi olduğu Adli Tıp çalışanlarının ortak görüşü olmasına karşın bu yayın organının sürekliliğinin sağlanmasında gösterilen çabalar çok sınırlı kalmaktadır. Üyelik ödentilerinin ödenmemesinden, bilimsel bir derginin yaşaması için üretilecek yayınların nitelik ve niceliğine, danışma kurullarında görev alan meslektaşlarımızın ve makale yazarlarının hızlı ve özverili çalışmalarındaki aksamalara kadar; bültenimizin elinize zamanında ulaşmasını etkileyen pek çok sorun bizleri zorlamakta ve zaman zaman dergi çalışanlarının motivasyonunu da etkilemektedir. Bu yönde yoğun çabalarını esirgemeyen meslektaşlarımızın sayısının artacağına inanıyorum. Gönderilen makale sayısını azlığı, danışma kuaılu değerlendirmelerinin ve yazar düzeltmelerinin gecikmesi, üyelik ödentilerinden başka geliri olmayan Derneğimizin ödenmeyen ödentiler nedeniyle ekonomik sıkıntı yaşaması bültenin basımını ve dağıtımını geciktirmektedir. Mesleki kimlik ve gelişimimize katkısını yadsıyamayacağımız, ürettiklerimizi en kolay yolla paylaşabileceğimiz bu yayın organına desteğinizi sürdürmenizi diliyoruz. Bültenimizin bu sayısında sizlerle Joergen LO- RENTZEN ve Per Are LOKKE’nin “Men’s violence against women : the need to take responsibility" başlıklı bir makalelerini paylaşmak istiyoruz.. Toplumsal şiddetin artışı ile yaşanan sorunlar ve aile içinde başlayan şiddetin topluma yansıması ile bu artıştaki payının irdelendiği bu makale, farklı bakış açıları ile yapılan yorumların da bültenimizde yer alması amacıyla editör daveti üzerine bu alanda çalışmalar yapan yazarlar tarafından editöre mektup şeklinde hazırlanarak gönderilmiştir. Kendilerine katkıları için teşekkür ediyorum. Editör
-
Cilt 2 Sayı 3 (1997)
Bu sayıda bültenimiz gecikmeli olarak ikinci yılını tamamlamış bulunuyor. Bültenin basımında ve sizlere ulaşmasında belki de bu işlerde görev almayanların kolaylıkla düşünemeyeceği kadar yoğun emek veren tüm arkadaşlarıma sizler adına teşekkür ediyorum. İlk yıl ve ikinci yılın ikinci sayısı çıkıncaya kadar editör yardımcılığı görevini yürüten Prof. Dr. Oğuz Polat bu görevinden ayrılmayı istemiştir. Kendisine gerçekleştirdiği katkıları nedeni ile teşekkür ederim. Derneğimizin bilimsel yayın organına gereksinimi olduğu adli tıp çalışanlarının ortak görüşü idi. Ancak bilimsel bir derginin yaşaması bu derginin basım işleri gibi daha teknik yönlerinden çok üretilen yayınların nitelik ve niceliğine, danışma kurullarında görev alan meslektaşlarımızın ve makale yazarlarının hızlı ve özverili çalışmalarına bağlı kalmaktadır. Bu yönde yoğun çabalarını esirgemeyen meslektaşlarımızın sayısının artacağına inanıyorum. Gönderilen makale sayısını azlığı, danışma kurulu değerlendirmelerinin ve yazar düzeltmelerinin gecikmesi bültenin basımını geciktirmektedir. Gençlerimizin mesleki kimlik ve gelişimine katkısını yadsıyamayacağımız bu uğraşa desteğinizi sürdürmenizi diliyoruz. Gençlerimizin de ürettiklerimizi en kolay yolla paylaşabileceğimiz bu yayın organına destek vererek sahip çıkmalarını diliyorum. Bunu gerçekleştiremememiz halinde yan dal uğraşlarımızla dolaylı olarak varlığımızı korumak gibi artık çoğumuzun da pek dilemediği konumumuzda kalacağımız açıktır. Danışmanlı bilimsel dergiler için kabul edilen kuralları uygulayan bültenimizin bu çizgisini koruması önemli bir başarımız olarak varlığını sürdürmektedir. Basım hızına üretimleriniz ve diğer katkılarınızı bekliyoruz. Editör
-
Cilt 2 Sayı 2 (1997)
Adli Tıp Bülteni, TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu) tarafından Türk Tıp Dizinine alınmıştır. Bir yılı yeni aşan danışmanlı süreli yayınımızın bu başarısını sizlerle paylaşmaktan kıvançlıyız. Adli Tıp Bülteni’ni çıkarmaya karar verdiğimizde ulaşmak istediğimiz ilk hedefi yakaladık. Ancak bu niteliğini kaybetmeden aynı canlılık ve değerde yayın yaşamını sürdürebilmesi ve uluslararası dizinlere kabulü için çabalarımızı yoğunlaştırmamız gerektiğine inanıyoruz. Adli Tıp Bülteni’nde, bu sayıdan itibaren daha önceki içeriğine ilaveten “Dosya” adı altında bir bölüm yer alacaktır. Bu bölümde yer almasını istediğiniz konu başlığı önerilerinizi bekliyoruz. Önerilen konularda davetli yazarlarca kaleme alınmış yazıların yanışını aynı konuda sizlerin deneyim ve bilgi birikimlerinizi bizlerle paylaşmanızı diliyoruz. Bu sayımızda “Dosya” bölümünde ATUD’un TTB işbirliği ile yürüttüğü Avrupa Konseyi destekli “Pratisyen Hekimlerin Adli Tıp Eğitimi” konulu proje ile ilgili çalışma raporunu ve “Adli Tıp Meslekte Yeterlilik Kurulu Oluşumu” çalışma toplantısında tartışılarak ortaklaştırılan önerileri bulacaksınız. 1997’nin son sayısında ise “Haklar” başlığında davetli yazarlarca kaleme alınmış yazılar yer alacak. Değerli meslekdaşlarımız, yayın kumlumuzda daha önceden görev alan ve ayrılan meslekdaşlarımıza katkıları nedeni ile teşekkür ederiz. Bu sayımızdan itibaren yayın kurulumuzda yeni yer alan arkadaşlarımızın özveri ile ekip içi gönüllü çalışma ilkeleri doğrultusunda çalışacaklarına inanıyor, aramıza hoş- geldiniz diyoruz. Bültenimizin editörler ve yayın kurulu olarak hazırladığımız basım takvime koşut çıkamamasının nedenlerini sizlerle bu satırlarda paylaşarak katkılarınızı bekliyoruz. Bildiğiniz gibi daha önce ATUD’a ait posta kutusunun ortak kullanılmasının yararlı olacağı düşünülerek yazışma adresi olarak bu posta kutusu kullanmakta idi. Ancak iletişim hızının aksaması ve zaman zaman istenmeyen kesintilerin yaşanması nedeni ile yazışma adresimizi değiştirdik. Bundan böyle göndereceğiniz yazılarınızı lütfen yeni adresimize yollayınız. Yeni yazışma adresimiz: Doç.Dr. Şevki Sözen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı 34390 Çapa İstanbul Danışma kurullarımızda çalışmayı kabul eden bazı değerli meslekdaşlarımız yoğun iş tempoları nedeni ile olsa gerek, değerlendirme raporlarını geciktirmektedir. Bu gecikmeleri en aza indirebilmek için değerlendirme süresine bir sınır koymaya karar verdik. Değerlendirme formalarında da bunu belirttik. Bu süre içinde değerlendirme raporları elimize geçmediğinde üçüncü bir danışmana başvurmaya karar verdik. Danışman değerlendirme raporlarında önerilen düzeltmeleri bazı yazar meslekdaşlarımız da bize iletmekte gecikmektedir. Birden fazla düzeltme önerisi olan yazıların kabul ve basım aşamaları da doğal olarak gecikmektedir. Bu gecikmeleri önlemek üzere yazarların düzeltme sürelerini de sınırlamaya karar verdik. Hazırladığımız yeni düzeltme formlarında bu belirtilmiştir. Bu konulara özen gösterilmesi çalışmalarınızın zaman kaybetmeden meslekdaşlarımız tarafından paylaşılmasına olanak sağlayacaktır. Serpil Salaçin Editör
-
Cilt 2 Sayı 1 (1997)
Birinci yılımızı bitirip ikinci yıla başladık. “Zordur dergi çıkarmak, bilmezsiniz ne sıkıntılar yaşanıyor” uyarıları ile girişmiştik bu işe. Zordu, evet... Emek gerektiriyordu, kimimiz emeğini daha değerli bulduğu alanlara kaydırmayı yeğledi, kimimiz sayfalarca fotokopileri çekip dilinde pulların kekremsi tadı ile dolaştı, kimimiz matbaada sabahladı... Yazarlardan gelen “ne oldu yazım” sorularını yanıtlamak ve bazı danışmanların değerlendirmelerini tamamlamalarını beklemek için sabır gerekiyordu, bir yılda 3 sayıyı tamamlama sabırsızlığındaydık. Ekip olmak gerekiyordu, çok da alışık olmadığımız bir yaşam biçimiydi bu... Kurumsallaşmak ve bilimsel dergi etiğinin ilkelerini kendi alanımızda yerleştirmek gerekiyordu... İkinci yıla başlarken, sizlere bir yayının hangi aşamalardan geçtikten sonra elinize ulaştığını da aktarmak istedik. Her yayın elimize ulaştığında, dergi kurulu tarafından dergi yazım kuralları ve biyoetik ilkelere uygunluğu yönünden inceleniyor. Uygun bulunursa çalışma alanı ile ilgili seçilen iki danışmana yayın gönderiliyor. Danışmanların değerlendirmeleri elimize ulaştığında, önerileri ile birlikte yeniden yazara gönderiliyor. Yazarın öneriler doğrultusunda yaptığı yeni düzenleme danışmanlara yeniden gönderilerek değerlendirmeleri sağlanıyor. Önerilen düzeltmelerin yapılmamış olması, yeni öneriler sunulması gibi değerlendirmeler söz konusu olduğunda, tüm işlem baştan yineleniyor. Danışmanların birbirinin tam tersi değerlendirme yaptıkları durumlarda ise, üçüncü bir danışman seçilerek bir değerlendirme daha bekleniyor. Yazarlar ile danışmanların aynı birimlerde görevli olmamasına, tüm sürecin büyük bir gizlilik içinde yürümesine gösterilen özenle, danışmanlarımızın verdiği karar yazara iletiliyor. Kabul edilerek dergide yayınlanan yazıların bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlara ait oluyor. Editör ve editör yardımcıları olarak bizler söyleyeceklerimizi, görüşlerimizi ve eleştirilerimizi sizlere “editörden” başlığı ile iletmeyi, makalelerin yayınlanma sürecine müdahale etmemeyi bilimsel dergi etiğine daha uygun bir tutum olarak değerlendiriyoruz. Bu sayımızda da böyle bir tartışmayı sizlerle paylaşmak istedik. Tartışmanın temelini makalelerde kullanılan tanımlamalar ve sınıflandırmalar oluşturuyor. Sayın Katkıcı’nın postmortem incelemelerde yaşanan sıkıntıları dile getirdiği ve etkili çözüm önerileri geliştirdiği “Sivas’ta Adli Otopsiler(1990- 1995): Demografik Veriler ve Otopsiyi Yapan Hekimin Özellikleri” başlıklı makalesinde -patolojik ölüm- sınıflaması yapılmaktadır. Dikkatinizi çekmek istediğimiz bir sınıflamadır patolojik ölümler. Kullandığımız dil, seçtiğimiz tanımlamalar bilimsel ve dolayısıyla evrensel olmak zorundadır. Yaptığımız çalışmanın anlaşılır, tartışılır olabilmesinde ortak dil kullanımının önemli bir rolü vardır. Klasik adli tıp kitaplarında yer alan bir sınıflama, tanımlama -patolojik ölüm- günümüz yayınlarında yer almamaktadır. Ölüm nedeni ve/veya şekli(orijin) için yapılan sınıflandırmalarda “doğal ölüm” tanımlaması “patolojik ölüm” tanımlamasının yerini almış, daha geniş bir kapsamı olması nedeniyle de tüm disiplinlerce kabul görmüştür. Negatif otopsinin bilgisizlik ve deneyimsizliğe denk düşürüldüğü yıllarda, her postmortem incelemenin sonucunda bir ölüm nedeni belirlenmesi gibi bir zorunluluk hissinin dışa vurumu olarak yapılan patolojik ölüm sınıflaması, diğer ölüm nedenleri ve şekilleri içinde patolojik bir sürecin olmadığı sanısını da ortaya çıkarmıştır. Ölüm doğal veya doğal olmayan nedenlere bağlı olduğunda da, ölüm nedenini belirleyemediğimiz bir negatif otopsi söz konusu olduğunda da, var olan patolojik değişimlerin bir sınıflama olarak kabulü mümkün değildir ve her üç durumda da pekala patolojik değişimin birbirine benzer olması mümkündür. Ölüm mekanizması aynı olabilir, ama ölüm nedenleri ve ölüm şekli birbirinden çok farklıdır. Bir İngiliz profesörün yaşadıklarını belki biliyorsunuzdur, ama yinelemekte sakınca olmadığını düşünüyorum. Öğrencilere dersini anlattıktan sonra profesör biraz da bilim felsefesi üzerine söyleşir öğrencileri ile. Anlattıklarının yarısının on yıl sonra yanlış olduğunu kanıtlayacaklarını bildiğini ancak, hangi yansı olduğunu bilmediğini söyler. Olay 1950’li yıllarda yaşanmıştır. Biz artık her yıl anlattıklarımızın bir sonraki yıl değiştiği bir dönemdeyiz. Adli Tıp Bülteni’nin bilimsel gelişmeleri izleyen bir dergi olması için verdiğimiz emeği, verdiğiniz emeği birlikte en güzel biçimde değerlendirebilmek dileği ile.
-
Cilt 1 Sayı 2 (1996)
Adli Tıp Bülteni'nin ilk sayısının ardından yurt içinden ve dışından yazılı ve sözlü yüreklendirici mesajlar aldık. Bültenin bilimsel yetkinliğine her türlü katkıda bulunmayı ve desteği vaad eden meslektaşlarımıza kendim ve bülten çıkışında emeği geçen tüm arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum. Adli Bilimlerin çeşitli alanlarında gerçekleştirilen değerli araştırmalarının raporlarını ve bu alanlarla ilgili yazılarını bültenimize göndererek, bilgi birikimlerini ve deneyimlerini bizlerle paylaşan ve böylece bilimsel etkileşimimizin yoğunlaşmasına katkıda bulunan tüm meslektaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Ulusal ve uluslararası danışma kurullarımızda görev almayı kabul eden değerli meslektaşlarımız değerlendirmeleri için kendilerine gönderilen yazıları yoğun çalışmaları arasında kısa sürede inceleyerek eleştirilerini ve düzeltme önerilerini iletmişlerdir. Değerli meslektaşlarımızın bu özenli katkıları ve titizliğini bültenin bilimsel düzeyinin güvencesi olarak görüyor, kendilerine şükranlarımızı sunuyorum. Bu yazıda bültenimize gönderilen yazılarla ilgili karşılaştığımız bazı sorunları sîzlerle paylaşmak istiyorum. Bu bültene gönderilen yazılar "Adli Tıp Bülteni Yazım Kurallarına göre hazırlanmış olmalıdır. Bu niteliklerde hazırlanmış olan yazılar danışma kurulu üyelerine değerlendirilmek üzere gönderilmektedir. Bazı yazıların Adli Tıp Bülteni yazım kurallarında belirtildiği formda olmaması nedeni ile karşılaşılan ikinci yazışma sorununun kısa sürede aşılacağına inanıyoruz. Adli Tıp Bülteni yazım kuralları bu sayıda bazı açıklamaları da içerecek şekilde tekrar düzenlenerek yeralmıştır. Ayrıca bu sayıda Adli Tıp Bülteni'nin hazırlık ve basım aşamalarında editör ve yardımcıları ile Yayın Kurulunca uyulan çalışma prensiplerini içeren "Çalışma Yönergesi" de yeralmıştır.
-
Cilt 1 Sayı 1 (1996)
Adli bilimlerle uğraşan değerli meslektaşlarımız, 30 Aralık 1992 tarihinde 12 kurucu üyenin çabaları ile kurulan ve üç yıl içinde kayıtlı üye sayısı 117'ye ulasan Adli Tıp Uzmanları Derneği adli bilimlerin değişik alanlarında çalışanların biraraya gelmesine olanak sağlayacak bir kimlik kazanmak uğraşındadır. Uzmanlık derneklerinin eğitim sürecine katılımının gündeme geldiği, dernek çatısı altında oluşturulacak yapılanmalar ile uzmanlık eğitiminin koşulları ve niteliğinin belirleneceği bir kurum özelliğini kazanmanın zorunlu olduğu bu koşullarda, derneğimiz oluşum sürecinin başlarında olmasına karşın, çabalarını her geçen gün arttırarak daha ileriye götürmeyi hedeflemektedir. Avrupa Uzman Hekimler Birliği'nin uzmanlık eğitimine ilişkin uyum programlarına katılım ve standart bir uzmanlık eğitiminin oluşturulması, bu sürecin uzmanlık derneklerinin çatısı altında gerçekleştirilebilmesi için Türk. Tabipler Birliği nin girişimleri ile başlatılan toplantılar sonucunda kurulan ''Uzmanlık. Dernekleri Koordinasyon Kurulu!'nda yer alan "Adli Tıp Uzmanları Derneği’, sürdürülen tartışmalara temsilcileri ile katılarak, önümüzdeki günlerde sistemin oturtulmasına yönelik girişimlerini yoğunlaştırmıştır.Uzmanlık eğitiminin koşullarının sorgulandığı bu sürece koşut, ve uzmanlık alanının niteliği ile kapsamını belirleyici bir tartışmanın parçası durumundaki diğer bir süreç de "I. basamak adli tıp hizmetleri”nin sınırlarının çizileceği bir meslek içi eğitim sürecidir. Derneğimiz ulaşılması gereken bu hedefleri değişik açılımları ile değerlendirip; I. basamak adli tıp hizmeti yürüten pratisyen hekimlere meslek içi eğitim programları oluşturarak, Türk Tabipler Birliği ile işbirliği içinde mezuniyet sonrası 1. Basamak adli tıp eğitimine yönelik çalışmalar sürdürmektedir. Bilim ve teknolojinin başdöndürücü ilerlemesi ve adli bilimlere yansımasını izlerken, izleyici olmaktan çıkıp bu gelişimin bir parçası olmak, edilgen konumdan etkin bir kimliğe geçiş sürecine ivme kazandırmak amacıyla ve bu ilerlemelerin ülkemiz koşullarına uyarlanması ve geliştirilmesinde, bilgi ve deneyim akış hızının etkili olacağı bilinciyle ortaya çıkan elinizdeki dergide. Adli Tıp Uzmanları Derneğinin uğraşları ve amaçlarının uluslararası platformdaki çizgilere yönelmesi ve yol almasında önemli bir çaba olacaktır. Adli Tıp Bülteni uluslararası kavramlarla şekillenen görüntüyü yansıtmayı hedeflemektedir. Desteklerinizle gelişecek ve saygınlığı artacaktır. Bu derginin yılda üç sayıdan oluşan bir cilt şeklinde çıkarılması planlanmıştır. Dergiye Türkiye'den Türkçe, diğer ülkelerden İngilizce yazılmış makaleler kabul edilecektir. Dergide, yazım kurallarına göre hazırlanan ve iki danışma kurulu üyesinin inceleyip kabul ettiği ve editörler kurulu tarafından da gerekli düzeltmeleri yapılan makaleler ve yazılar bu işlemlerin bitiş sırasına göre yayınlanacaktır. Dergide adli bilimlerin her alanından "özgün çalışmalar", "kaynak taramaları", "olgu sunumları", "uluslararası dergilerden özetler" bölümleri yer alacaktır. Ayrıca dergide Türkiye'de ve diğer ülkelerde gerçekleşen konu ile ilgili bilimsel kongre ve toplantı raporları, yeni çıkan kitap tanıtım ve değerlendirmeleri ile bilimsel toplantı haberleri yer alacaktır. Adli bilimlerin çeşitli alanlarında çalışan ve derginin danışma kurulunda çalışmayı kabul eden değerli meslektaşlarımıza ve derginin ortaya çıkmasında emeği geçenlere teşekkür ederiz.