ÖZET
Giriş-Amaç:
Hekimlerin, hukuka aykırı ve/veya kusurlu tıbbi müdahale ve tedavilerinden dolayı hastalığın normal seyrinin dışına çıkması, iyileşmesinin gecikmesi, hastanın ölümüne neden olması tıbbi uygulama hatası olarak tanımlanmaktadır. Tıbbi uygulama hatası iddiasıyla hekimlere karşı açılan gerek ceza gerekse tazminat davalarındaki artışlar, hekimleri defansif tıp uygulamaya yöneltmiştir. Defansif tıbbın, Tıpta Uzmanlık Sınavına yansıması ise; daha düşük riskli uzmanlık dallarının öncelikle tercih edilmesi olmaktadır.
Gereç-Yöntem:
Bu çalışmada, 2010 yılında yürürlüğe giren 'Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası' kapsamında risk grupları belirlenen uzmanlık dallarının, yıllar içerisinde hekimler tarafından tercih edilme önceliklerindeki değişimin gösterilmesi amaçlanmıştır. Bu sigorta kapsamında, risk düzeyi en yüksek 4. grup, en düşük risk grubu ise 1. grup olarak belirlenmiştir.
Bulgular:
2009-2013 yılları arasındaki Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) yerleştirme sonuçlarına göre uzmanlık dallarının ülke genelindeki taban puanları, çalışmaya dahil edilmiştir. 2009'dan 2013'e gelinen süreçte, 2. grubun taban puanlarının giderek arttığı, 3. grubun sabit kaldığı, 4. grubun ise anlamlı derecede düştüğü saptanmıştır.
Sonuç:
Hekimlerin önceliklerinin değişmesinde, son yıllarda hekime yönelik şiddet olaylarındaki artışın yanı sıra, tıbbi uygulama hataları riskinin diğer gruplara göre daha yüksek olması, dolayısıyla açılan dava sayılarının ve hükmedilen tazminat miktarlarının giderek artmasına karşın hekimlerin aldıkları riskle orantılı olarak kazançlarının artmaması olduğu kanaatine varılmıştır. Hekimler arasında defansif tıp uygulamalarının gün geçtikçe arttığı tartışılırken, yapılan bu çalışmada bu durumun uzman hekim adaylarının tercihlerine bile yansıdığı görülmektedir.