ÖZET
Sonuç:
Elde edilen bulgulara göre, burundan alınan sürüntü örneklerinden, diğer örneklere nazaran daha fazla sayıda diatom elde edilmiştir. Kolloidal Silika Gradyen Santrifüj Yönteminin, geleneksel Nitrik Asit Yöntemine göre, toksik olmaması, güvenilirliği, uygulama kolaylığı ve asit kullanılmadığı için diatom dışındaki planktonun da dokulardan elde edilmesi açısından daha avantajlı olduğu sonucuna varılmıştır.
Bulgular:
İç organlara ait dokulardan ve vücut sıvılarından elde edilen diatomlar sayısal olarak değerlendirildiğinde en fazla diatomun akciğerden elde edildiği, bunu sırasıyla plevra sıvısı, mide içeriği ve perikard sıvısının takip ettiği görülmüştür.
Gereç ve Yöntem:
Bu amaçla, Adli Tıp Kurumu’na otopsisi yapılmak üzere getirilen 30 sudan çıkarılan cesetten alınan iç organ ve vücut sıvısı örnekleri incelenmiş ve 19 olguya ait örneklerden diatom elde edilmiştir. Ayrıca belirlenen vücut dış yüzeylerinden alınan sürüntü örneklerinden elde edilen diatomlar ile iç organlardan elde edilen diatomlar karşılaştırılmıştır.
Amaç:
Diatom analizi, suda boğulma olgularında ölüm nedeninin ve boğulma ortamının tespitinde kullanılan çok değerli bir araçtır. Diatom analizinin temel prensibi, boğulma ortamında bulunan diatomların, suyun inhalasyonu yolu ile penetrasyonu ve alveollerden genel kan dolaşımına katılarak karaciğer, beyin, kemik iliği gibi iç organlara iletilmesi neticesinde bu organlarda tespit edilmesine dayanır. Diatomların dokulardan ekstraksiyonu için pek çok farklı yöntem kullanılsa da en yaygın olarak kullanılanı dokuların asitle homojenize edilmesi yöntemidir. Bu çalışmada, asit yöntemi yerine, Kolloidal Silika Gradyen Santrifüj yöntemi kullanılarak diatom elde edilmesi amaçlanmış ve yöntemin avantajları tartışılmıştır.