ÖZET
Amaç:
Maluliyet raporlarının düzenlenmesi Adli Tıbbın rutin uygulamalarından biridir. Bilirkişinin bu konudaki hukuki sorumluluğu, maluliyet raporlarının düzenlenmesi konusunun önemini arttırmıştır. Bu çalışmada, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalına maluliyet raporu almak için başvuran olguların sosyodemografik ve tıbbi özellikleri ile maluliyet raporları konusunda bilirkişilerin sorumlulukları ve rapor hazırlanırken dikkat edilmesi gereken unsurların vurgulanması amaçlandı.
Gereç ve Yöntem:
EÜTF Adli Tıp Anabilim Dalında 01.01.2011- 31.12.2014 tarihleri arasında düzenlenen maluliyet raporları, olguların yaş, cinsiyet, meslek, rapor tarihi, istem makamı, olay türü, olay tarihi, konsültasyonlar, tanı, arıza çeşidi, maluliyet oranı, iyileşme süresi, takdir kullanımı ile daha önce düzenlenmiş raporları olup olmadığı, varsa raporlar arasındaki farklılıklar açısından değerlendirildi. Veriler istatistik programı ile analiz edildi.
Bulgular:
İncelemenin yapıldığı 4 yılda 319 maluliyet raporu düzenlendiği, rapor sayısının yıllara göre arttığı gözlendi. Olguların 237'si erkek ve 82'si kadındı. Yaş ortalaması 38,5±15,1 olup, %74'ünün (n=236) trafik kazası nedeniyle yaralandığı ve ortopedik arızaların ön plana çıktığı saptandı. On sekiz olguda maluliyet oranı %100'dü.
Sonuç:
Bilirkişiler yasal mevzuatta kişideki arızanın tam karşılığını bulamadıklarında takdiren bir arızayı seçebilmekte ya da maluliyet oranını düşürebilmektedirler. Bu durum farklı bilirkişiler tarafından farklı oranlar içeren raporların düzenlenmesine neden olmaktadır. Yine iyileşme süreci tamamlanmadan düzenlenen raporlar ile sonrasında düzenlenen raporlar arasında da sıklıkla oran farklılıkları oluşabilmektedir. Yönetmelikte ihtiyaçlar doğrultusunda değişiklik yapılması, rapor prosedürünün tekrar tanımlanması ve takdirin kullanım şekli ile ilgili bir düzenleme getirilmesi gerektiği düşünülmektedir.