ÖZET
Gereç ve Yöntem:
Bu çalışmanın materyali, 20.02.2016-29.11.2017 tarihleri arasında travmaya bağlı ölen 23’ü erkek ve 7’si kadın, 30 adli vakadan oluşmaktadır. Vakalar, trafik kazaları, yüksekten düşme, ip ile ası eylemi ve ateşli silah yaralanması olayları ile temsil edilmektedir. Bireylerin BT verileri, bir vaka hariç, ağır yaralı olarak getirildikleri hastanede ölüm öncesinde çekilmiş, üç boyutlu medikal görüntüleme programı kullanılarak vücutlarındaki kırıklar tespit edilmiştir.
Amaç:
Adli Antropoloji’de, insan kemiklerindeki kırıklar, ezikler, kesikler ve delikler analiz edilerek travma çeşidi, ölüm şekli ve buna bağlı muhtemel ölüm nedeni tahminleri yapılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, ölüm nedeni travmaya bağlı bireylerin kemiklerindeki kırıkları, BT kullanarak perimortem süreçte incelemek, kırıkların ölümle ilişkisini belirlemek ve adli antropolojik raporlardaki perimortem travma tanımlamalarının güvenilirliğini test etmektir.
Sonuç:
Bu çalışmadaki adli antropolojik analizlerin, travma çeşidi tespitinde %90 (n=30/27), ölüm nedeni tahminlerinde %86.6 (n=30/26) oranında başarı yüzdeliğine sahip olduğu görülmüştür. Ayrıca, travma çeşitlerine göre kırılma özellikleri ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamalardan hem adli antropoloji, hem de antik dönem iskelet çalışmalarında yararlanılabilecektir. Sonuç olarak bu çalışma, adli antropoloji ve biyolojik antropoloji çalışmalarında travma analizlerinde kullanılabilecek bir referans çalışma niteliği göstermektedir.
Bulgular:
30 bireye ait 1580 adet kemik incelenmiş ve 242’nde travma tespit edilmiştir. Travma çeşitleri ve muhtemel ölüm nedenleri, adli otopsi sonuçlarından habersiz belirlenerek, daha sonra adli otopsi sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Bulgular, 28 kişinin künt travmaya bağlı ve 2 kişinin ateşli silah yaralanması nedeniyle hayatlarını kaybettiğini göstermiştir. Erkek bireylerin ölüm oranının kadınlara göre daha fazla olduğu, travmaya bağlı ölümlerin en çok 21-30 yaş aralığında gerçekleştiği ve ölüme sebebiyet veren kırıkların en fazla kafatası ve göğüs bölgelerinde meydana geldiği gözlemlenmiştir.