ÖZET
Postmortem redistribüsyon ölümden sonra ilaç konsantrasyonlarında meydana gelen değişimleri ifade eder. Akciğer, karaciğer ve miyokard gibi organlardan kan içerisine yeniden dağılımı içerir. Postmortem ilaç konsantrasyonları ilacın karakteristik özelliğine ve örneklemenin alındığı bölgeye dayalı olarak varyasyonlar göstermektedir. Dağılım hacmi, lipofilite ve pKa gibi ilaç özellikleri önemli faktörlerdir. Bazik, lipofilik ve 3 l/kg'dan daha büyük dağılım hacmine sahip ilaçların postmortem yeniden dağılıma uğraması muhtemeldir.
Kan örneklemenin yapıldığı anatomik bölge ilaç konsantrasyonunu etkileyebilmektedir. Otopside toplanan kan, önemli bir biyolojik örnektir. Kardiyak ve periferik kandan oluşmaktadır. K ardiyak kan konsantrasyonu genelde periferik kan konsantrasyonundan daha yüksektir. Periferik kandaki postmortem ilaç konsantrasyonunun antemortem ilaç konsantrasyonuna benzer olduğu kaydedilmiştir. Bu yüzden ilaçların analizi ve yorumlanması için periferik bölgeden kanın toplanması önerilir. Pek çok laboratuvar postmortem vakalarda yeniden dağılımı tanımlarken kardiyak:periferik kan (C/P) konsantrasyon oranını kullanır. Bu oran birden daha büyük olduğunda o ilacın postmortem yeniden dağılım göstereceği düşünülür. Postmortem ilaç konsantrasyonu dokularda daha stabil olduğundan dolayı karaciğer: periferik kan (L/P) oranı da postmortem yeniden dağılım belirteci olarak değerlendirilir. Postmortem yeniden dağılımın anımsanmasıyla postmortem kanda tespit edilen ilaç konsantrasyonuna güven azalmakta ve doku analizinin önemi yeniden gündeme gelmektedir.
Postmortem dönemde ölçülen ilaç konsantrasyonlarını yorumlamak karışıktır. Bu sebeple çalışmamızda “Postmortem redistribüsyon nedir ve toksikolojik verilerin doğru ve güvenilir değerlendirilmesi için hangi biyolojik örnekler alınmalıdır” sorularına yanıtlar literatür ışığında sunulacaktır.