ÖZET
Yağ embolisi, genellikle ciddi travma veya cerrahi girişim sonrası kemik iliğinden ya da yumuşak dokulardan yağ damlacıklarının serbestleşip sistemik dolaşıma geçmesidir. Gençlerde daha çok uzun kemik kırıklarından sonra, yaşlılarda ise kalça kırığı sonrası gelişmektedir. Genellikle travmadan 24-48 saat sonra ortaya çıkan klinik tablo, hafif olabileceği gibi solunum yetmezliği ve ölüme kadar ilerleyebilir. Sunulan olgu; 84 yaşında kadın olup, araç dışı trafik kazası nedeni ile sol kolda ve sol pelvik bölgede ağrı yakınmalarıyla hastaneye başvurmuştur. Ortopedi konsültasyonunda; sol omuz çıkığı, sol humerus suprakondiler kırığı ve sol ramus pubis kırığı nedeniyle kapalı redüksiyon uygulanarak taburcu edilmiş ve kazadan yaklaşık üç saat sonra evinde öldüğü bildirilmiştir. Şüpheli ölüm olarak değerlendirilen adli olguya yapılan otopside; akciğer kesitlerinde yer yer köpüklü hemorajik özellikli sıvı çıkışı, sol omuz çıkığı, sol humerus suprakondiler kırığı ve sol ramus pubiste deplase kırık hattı görüldü. Postmortem histopatolojik incelemede; akciğerlerde interstisiyel kapiller lümenlerde evre IV yağ embolisi ve orta çaplı pulmoner damarlarda yaygın kemik iliği embolizasyonu tespit edildi. Olayın öyküsü, tıbbi belgelerin içeriği, otopsideki makroskopik ve histopatolojik inceleme verilerine göre, kişinin ölümünün araç dışı trafik kazası sonrası genel beden travmasına bağlı ekstremite kırıklarıyla birlikte akciğerde yağ embolisi sonucunda geliştiği belirlendi.
Travma ile oluşan kemik kırıkları sonrası yağ embolisi oluşumunu önlemek için, kırıkların erken fiksasyonu ve immobilizasyonu önemlidir. Bu olgularının takip ve tedavisinde dikkatli olunması, tıbbi uygulama hatalarının önlenmesi yönünden de önem taşımaktadır. Ayrıca trafik kazası ile kemik kırıkları tespit edilen ve şüpheli ölüm olarak değerlendirilen olgularda otopsi ve postmortem histopatolojik incelemenin tanıyı belirlemede katkısı olduğu açıktır.